Monday, July 23, 2007

ÇOCUĞA OKUMA AŞKI VERMENİN YOLLARI

ÇOCUĞUMUZA ÖRNEK OLMALIYIZ
Çocuklarımız yıllar sonra bile onları etkileyen davranışlarımızın izlerini taşırlar...
Yazılanları okurken bir kez bile çocuğa kitap oku demeden ona bu alışkanlığı nasıl vereceğimizi gözler önüne sereceğiz.
Ona okumaya yönlendirmenin ne kadar kolay olduğunu görerek umutlanacağız. Bunların bir kaçını yapmanın bile yeterli olması yüreklendirip heyecanlandırabilir. Çocuğunuzun aşkla kitap okumaya başlaması sizi gururlandıracak, gelecekteki yaşamının mutlu geçeceğini düşünmeniz de sevindirecek.
Aşağıda peş peşe sıralanan önerileri ‘‘ Ben bunları zaten yapıyorum’’deyip geçmemelisiniz. Gerçekten yapıp yapmadığınızı arada sırada da olsa ihmal edip etmediğinizi gözden geçirmeniz gerekir.
Çocuğa Kitap Aşkı Nasıl Verilir?
Kitap okumayı seven çocuklara imrenerek bakılır. Çok özel bir yaşam biçimiymiş gibi algılanır.
Kitap okuyan, okumaya önem veren bir nesil yetiştirmek istiyorsak bunu sadece öğretmenlere bırakmamalıyız.
Kitap okuma alışkanlığı edinmenin de tıpkı diş fırçalamak, temizlik anlayışını geliştirmek gibi bir çalışma gerektirdiğini unutmamalısınız.
Çocuğunuzu siz yönlendiriyor, onun ihtiyaçlarını siz karşılıyorsanız geç kalmış değilsiniz.
Bazı davranışlarınıza dikkat ederek onu çok okuyan biri yapabilirsiniz. Belki çocuğunuz için bir yol çizmeye çalışırken siz de okuyan ve araştıran biri olabilirsiniz.

KİTAP OKUMAK NİÇİN ÖNEMLİDİR?
Okuyarak sözcük dağarcığı genişler.
Konuşabilen, konuştukları anlaşılan anlatabilen birey olunur.
Biz dağarcığımızdaki sözcüklerle düşünürüz. Sözcük dağarcığımızda az sözcük varsa hayallerimiz de dar bir alan içinde kalır. Sözcükler olmadan düşüncelerimizi genişletemeyiz.
Hayallerimizin geniş olması, düşüncemizin genişlemesi sözcük zenginliğimize bağlıdır. Düşünen insan olabilmemiz için öğrendiğimiz sözcükleri kullanabilmeliyiz.
DÜŞÜNEN İNSAN OLMAK ÖNEMLİDİR
*** Düşünen insan az hata yapar
Herhangi bir davranışta bulunmadan önce düşünür.
*** Geleceğin nasıl olacağını görebilir. Karar almadan önce birkaç seçeneği belleğinde sözcüklerle sonuçlandırır.
*** Düşünürken karşısındakinin yerine kendisini koyarak ani öfkelere kapılmaz.
*** Affedicidir.
*** Yapılan iyilikleri unutmaz. Düşünerek hatırlayabilir.
*** İlişkilerini gözden geçirerek karar verir. Genelde doğru karara yaklaşır.
*** Kendine ve sevdiklerine zaman ayırır.
*** Faydalı uğraşlar bulur.
*** Daha önce yaptığı yanlışları tekrarlamaz.
*** Düşünen insan mutsuz olamaz. Düşünceleri onu çıkış yoluna götürür.
*** Düşünen insan; kimden, ne zaman yardım isteyeceğini bilir.
MUTLAKA YAPMAMIZ GEREKENLER
1-*** Eve her gün bir gazete, en az haftada bir dergi almalıyız.
Yakın komşular ya da akrabalarla dönüşümlü okunabilir.
Şadanlar Çanakkale’ye 40km uzaklıktaki bir köyde yaşıyorlardı. Şadan’ın kuzenleri haftada bir kez köy otobüsüne biriktirdikleri gazeteleri verip gönderiyorlardı. Şadan ve ailesi gazeteleri ancak bir hafta sonra okuyabiliyorlardı.
Ailenin bütün fertleri okuma alışkanlığını geç de olsa ellerine geçen gazetelerle kazandı. Aile içinde yetişen bütün çocuklar yüksek okullara gitti ve meslek edindiler.
2-*** Çantamızda ne zaman okuyacağımızı hiç düşünmediğimiz bir kitap bulundurmalıyız.
Arabamızın arkalıkların birine atacağımız bir dergi ya da bir kitap, arabanın içinde beklemek zorunda kaldığımızda zamanı değerlendirmemizi sağlayacaktır.
Yatılı bölge okulunda ilk eğitimini aldıktan sonra, Gebze Orta Okulu ve ardından Kadıköy Kız Lisesinde eğitimini üslendiğim Emine Can ‘‘Ben okuyup bitirdiğim dergiyi, bir daha okumayacağım bir kitabı bindiğim bir takside ya da otobüste bırakırım. Unutmuş gibi yaparım, amacım benden sonra gelenin okumasıdır,’’ der.
l Niğde Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesinden mezun olan Emine Can’ın, ‘‘Okuma alışkanlığımı böyle unutulmuş gazete ya da dergilerden edindim. Onu bulduğum anda aldığım zevki size anlatamam...’’ Sözlerinin düşündürücü olduğunu söylemeliyim.
Eşinizi arabada beklemek zorunda kalabilirsiniz Siz çantanızda ya da arabanızda bulundurduğunuz kitabı okuyun. Eşinizin dönmesini beklerken kitabınızın sayfalarını çevirin. Okuyacak zaman bulduğunuz içinde mutlu olun. Çok beklediğinizi söyleyerek yakınmanız, ne sizinle birlikte bekleyen çocuğunuza ne de size yarar sağlar. Sizi bekleten eşinizi üzmekten başka bir işe yaramaz.
Siz kitap okurken çocuğunuzun hareketlerini kısıtlamayın, ona emirler yağdırıp sessiz durmasını söylemeyin. Teybi açsın, oynasın...Siz kitabınızı okuyun. Tabi ki size ve kendisine zarar vermesine göz yumamazsınız. Kitap okuduğunuz için sıkılmadığınızı anlar.

3-***Evden çıkmaya hazırlanırken çantamızın yeterli gelmediğini, elimizdeki kitabı almak için bir parfümü ya da çok sevdiğimiz bir eşarbı bırakmak zorunda kaldığımızı çocuğa hissettirmek, ‘‘ yanına bir kitap al da oku’’ demekten daha yararlı olabilir.
‘‘Bu kitabı koyarsam parfümümü sığdıramam... Zararı yok, parfüm kalsın... Kitapsız çıkamam...’’gibi sözlerle, kitap için nelerden vazgeçebildiğimizi çocuğumuza göstermeliyiz.
***Çocuğunuza okuduğunuz kitapların sonunu değiştirmeyin...Kısaltmayın... Çocuğunuz aynı sona ulaşarak güven kazanır. Pek çok çocuk aynı sona ulaşabilmek için aynı kitapları okumaktan büyük zevk alır. Bunun için çocuklarınıza sakın, ‘‘ne zevk alıyorsun hep aynı kitap aynı öykü...’’ demeyin.
Değişik öykü okuyun ama istiyorsa aynı kitabı okumalısınız.
4- *** Çocuğunuz oyuncaklarına dalmış oynuyor ya da televizyonun karşısına geçmiş en sevdiği filmlerden birini izliyor... Zaman durmadan geçmesine rağmen aldırdığı yok...
Siz sinirleniyorsunuz, zamanın boşu boşuna geçtiğini düşünmekten başka bir şey yapamıyorsunuz.
Sakın ona, ‘‘Bırak şunları yeter artık! Biraz da kitap oku!’’ diye yaklaşmayın.
‘‘Canım o kadar güzel oynuyorsun ki çocuk olasım geldi. Sana 10 dakika veriyorum. 10 dakika sonra oyununu bitirip biraz da kitabını okumalısın...’’
Yine aldırdığı yok oyuna devam...
Sizi duymak istemiyor. Araba sesleri, konuşan oyuncaklar, bambaşka bir dünyada...
Elinize bir çalar saat alın onu kurun ‘‘Bak güzelim bu çalar saat biraz sonra çalacak. Farkında değilsin 10 dakika geçti, ben de anlamadım nasıl geçtiğini, ama şimdi ikimizi de zaman aldatamayacak, onu kontrol altına alıyoruz... Biz seninle çalar saat çalar çalmaz oyuncakları toplamaya başlayacağız’’deyin.
O size kafasını sallayarak da ‘‘olur’’ derse başardınız demektir.
5- ***Çocuğunuz okumayı öğrenmiş olabilir, ama ona kitap okumaya devam edin. İlk okul 5. sınıftaki bir çocuğa bile kitap okuyabilirsiniz. Doğru düzgün okuma alışkanlığı kazana kadar sürekli kitap okumalıdır.
Aynı saatlerde okumak; okuma bilmeyen ya da bu alışkanlığı tam edinememiş çocuklara her zaman yararlı olur.
Akşam uyku öncesi yatağının kenarına oturup okumak ona verilecek en güzel armağan, en sıcak sevgidir. Sayfalarca okumanız da gerekmez. Birlikte seçtiğiniz bir kitabı birkaç günde bitirebilirsiniz.
Bazen aksilikler üst üste gelir, programlar çatışır. Zaman sizin kontrolünüzden çıkmış görülür. Sizi bekleyen ne olursa olsun okuma saatinizi ertelemeyin. Işıklar kesilmiş olsa bile özel bir aydınlatmayla kitap okuma saatinizi değerlendirin.
Çocuğunuza kitap okuyarak vereceğiniz dakikaların devamlılığı çok önemlidir. ‘‘Bu gün çok işimiz var yarın söz...’’demeyin. Bir sonraki güne bırakırsanız aranızdaki anlaşmayı siz bozmuş olursunuz. Çocuğunuz da daha sonraki okuma saatini gereksiz yere uzatmak isteyerek mızmızlanır ya da sizi dinlemeyerek tepki gösterebilir... siz niye böyle davrandığını düşünmek zorunda kalabilirsiniz.
O bilmeli; ne olursa olsun siz kitap okuma zamanında mutlaka onun yanında olacaksınız. Kısa zamanda etrafınızdaki bütün insanlar sizin bu davranışınızı benimseyecektir... çocuğunuz söz konusu olduğunda etrafı fazla önemsememelisiniz. Çocuğunuz toplumun geleceğidir. Onu en iyi şekilde yetiştirmek sizin görevinizdir.

Ne yaparsanız yapın çocuğunuzu kitaba yönlendiremiyorsunuz... oyun ve zamanını boşa harcamak onun yaşam biçimi. Yine de umutsuzluğa kapılmayın. Hala zamanınız var.
Okuma alışkanlığı kırk yaşından sonra bile edinilebilir, ama ne yazık ki okunabilecek zamanlar boşa geçmiştir.


BUNLARIN BİR KAÇINI YAPIN YETER
Size beş ayrı bölümde mutlaka yapmanız gerekenler söylendi. Bundan sonra örneklerle verilen olaylardan bir kaçını seçip, kendi yaşantınıza ve kendi çocuğunuza uygun olanları uygulayabilirsiniz.
Birden bire bunların hepsini uygulamaya kalkarsanız çocuğunuz yorulur, siz de umutsuzluğa sürüklenirsiniz. Sabırla, zaman içinde uğraşmalısınız, çok acele etmemelisiniz.
Çocuk kendisine bir senaryo hazırladığınızı anlamamalı. Çocuklar bazen sizin yapmak istediğinizi hemen anlayıverirler.
Evinizde Bir Kitaplık Bulundurun
Evinizde büyük bir kitaplık olmayabilir, ama en azından okuduğunuz kitapları koyduğunuz bir dolabınız olsun.
Arada sırada kitapları çıkarıp tozunu alın, çocuğunuzun size yardım etmesini ya da bu işi onun yapmasını isteyin.
Aile büyüklerinizden kalan eski kitapları okşar gibi elinizde tutun. Kitabın eskiliğinden, nasıl bu günlere gelindiğinden söz edin. Ders vermeyin... Çocuğunuzla bu konuda sohbet edin onun da konuşmasını sağlayın...
Size oyuncaklarından örnek verecek, oyuncaklarının eskiliğiyle övünecektir. Kabul edin...
Konuşsun...
Ama siz yine de sözü sonunda kitaplara ve kitaplığınıza getirin.
Kitap Fuarlarını Telaş İçinde Gezmeyin
Çocuğunuzu kitap fuarına götürün.
Kitaplara uzaktan değil yakından bakmasını sağlayın. Sevdiği kitapları eline alsın karıştırsın. Onu sabırla bekleyin.
Alamadığınız kitapları birlikte küçük bir deftere not edin. Okuma yazma bilmeyen çocuğunuzla bu notların yanına tanıtıcı işaretler koyun, resimler çizin. Bu işaret ve resimlerle incelediğiniz kitabı daha sonra onun hatırlamasını sağlayın... Kitapla ilgili broşürler de edinebilirsiniz.
Fuar dönüşü mutlu görünün. Geç kaldığınızı söyleyip çok zaman harcadığınızdan söz etmeyin. Ama zamanın yetmediğinden söz edebilirsiniz.
Kitap fuarını gezmek için ayırdığınız zamanın neşeli geçmesi için elinizden geleni yapın.
Geciktiğiniz için yemek hazırlığı yapamamış olabilirsiniz. Evde sizi bekleyenlerle beraber o akşamki yemeğinizi hazırlayın neşeli bir gece geçirin.
İmzalı Kitaplara Önem Verin
Şu anda Koç İlköğretim Okulu öğrencisi olan Umur’u kitap fuarlarından birinde tanımıştım. O zaman Umur 9 yaşındaydı. Daha sonra onunla çok iyi arkadaş olduk.
Umur kasadaki yayınevi sorumlusuna kitaplarımdan birinin fiyatını sordu. Öğrendi. O kitabı almak istiyordu. Kitabı bana imzalatabileceğini söylediklerinde tekrar kasaya yöneldi, ‘‘imzasıyla bu kitap kaç lira?’’ diye sordu...
Bu benim unutamadığım bir olaydır.
Fuarlarda yazarların imza günlerini öğrenin, yazarla çocuğunuzu tanıştırmak için gidin. Bazen böyle bir tanışma kitap satın almanızdan daha yararlı olabilir.
Çocuğunuzu yazarlarla tanıştırmak için beklerken onlara bildiğiniz kadarıyla kitapların nasıl yazıldığından, yazarların kitap yazarken neler hissetmiş olabileceklerinden söz edin.
Daha önce birlikte okuduğunuz kitapları yazarlarına götürüp imzalatmanız çocuğunuzla aranızda çok güzel bir yakınlık kurar, kitaplara önem vermesini sağlar.
Sadece Kitap Satın Alın
Onun sizle gelebileceği bir günü seçin...
‘‘Anne nereye?’’
‘‘Çarşıya kitapçıya gidiyorum’’deyin, sizinle gelmek istiyorsa gelmesine izin verin. Gelse de gelmese de sizin alışverişiniz sadece kitap olsun. Ruj, domates, kuruyemiş, maden suyu, çikolata, sigara almayın... çocuğunuz almanızı isterse ‘‘Kitap için çıktım. Yanımdaki para kitap için’’ deyin... Kitap alın ve neşeyle evinize dönün.
Akşam otururken bu alışverişinizden ve kitapçıdan eşinize söz edin. Sizi ilgiyle dinlemesini sağlayın.
Çocuğunuz kitap seçmek için zaman ayırdığınızı, kitabın yaşantınızda özel bir yeri olduğunu bilsin.
Doktora Giderken Kitap
Doktora ya da dişçiye giderken çantanızda mutlaka bir kitap bulundurun. Bekleme süresinde çıkarıp okuyun... Çocuğunuz zamanınızın ne kadar iyi geçirdiğinizi gören ilk kişi olacaktır.
Sıkıldığını söylerse onun için taşıdığınız bir dergi veya kitabı ‘‘sürpriz’’ deyip verin... Sevdiği ya da seveceğini düşündüğünüz bölümleri kucağınıza oturtup okuyun.
Bunu bir yolculukta da yapabilirsiniz.
Çocuğunuz okuma yazmayı biliyor olabilir, yine de siz okuyun. Sizin kitap okumanız ona eğlenceli gelecektir. Ona meme verirken yaşadığınız mutluluğu yaşayın, siz de kendinizi çok iyi hissedeceksiniz.
Bakkalınıza Kitap Armağan Edin
Bakkalınıza, kasabınıza bir kitap armağan edin. Bazen bir yılbaşı ya da bayram günü iyi bir fırsattır. Kitabı çocuğunuzla birlikte verin...
Kitap armağan ettiğiniz kişinin o kitabı okuduğundan emin olun. Başka bir gün çocuğunuzun yanında o kitaptan söz etmesini sağlayın. Ne kadar doğru bir armağan verdiğinizi, kitapla güzel zaman geçirmiş olabileceğini çocuğunuzla konuşun.
(Kasabınıza hayvanlarla ilgili bakkalınızla müşteri ilişkileriyle ilgili, sucunuza doğal su kaynaklarıyla ilgili bir kitap seçebilirsiniz.)
Örgünüzden Dert Yanın
Bu güne kadar rahat koltuğunuzda oturup örgünüzü ya da dantelinizi yaptınız. Siz örgünüzü yaparken defalarca kitap okumanın yararlarını anlattınız... Bütün bu öğütlerinize rağmen ona kitap okuma alışkanlığını veremediniz... Okumamak için diretti. Bazen okumaya karar verse de çabucak sıkılıp kitabı bir kenara bıraktı.
Geç kalmış değilsiniz. Kitap okuyarak ona örnek olmak aklınızın ucundan bile geçmedi.
Her şeye baştan başlayabilirsiniz.
Bir gün aniden örgünüzden şikayet ediverin... Hırsla örgüyü kenara bırakın. ‘‘örgü yapmak çok zevkli, çok güzel. Ama kitap okumama engel oldu. Ben bu örgüye ara veriyorum. Biraz örgü, biraz kitap’’deyip elinize aldığınız kitabı okumaya başlayınız.
Çocuğunuz şaşıracaktır. Bir süre ‘‘ anneme neler oluyor’’ da diyebilir. Sizin bu konuda ne kadar kararlı olduğunuzu görürse doğru davrandığınızı kabul edecektir.
Belki bir gün örgü örme zamanını uzattığınız da size kitabınızı bile alıp getirecektir.
Yemek Tarifleri
Kız çocuğunuzu mutfağa yanınıza alın. O gün için hazırlayacağınız yemek tariflerini size okumasını, lazım olan malzemeleri saymasını isteyin.
O okusun siz malzemeyi hazırlayın.
Üç çeşit yemek hazırlamak demek onun iki sayfa okuması üstelik de dikkatle okuması demektir. Bu arada diğer tarifleri de karıştırıp okumak isteyecektir. Ona okuma alışkanlığı vermek için güzel bir fırsattır. Arada sırada karıştırmasına ya da yoğurmasına göz yummalısınız. Ama tarifi okuyan o olmalıdır.
Bir tamirat ya da montajın nasıl yapılacağını, tanıtım kitapçığından erkek çocuğunuzun okumasını isteyebilirsiniz. Bu seçim çocuklarınızın cinsiyetleriyle toplumda üstlendikleri görev değil, ilgi alanlarına göre ayarlanmalıdır.
Babaannesinin ya da sizin ilaç tanıtımlarını da okumalarını isteyebilirsiniz. ‘‘ne biçim okuyorsun ver şunu bana’’deyip elinden çekerseniz ya da başka birinin okumasına izin verirseniz, her şeyi berbat edersiniz. İşinizi biraz geç yapacağınızı baştan kabul etmelisiniz. O bir yetişkin değildir. Sizin gibi çabuk bitirmek gibi bir amacı olmayacaktır.
Okudukları anlaşılana kadar okumasını sürdürmesine izin verin... Yardım edip birlikte okuyabilirsiniz... İşe yaradığını mutlaka hissettirin.
Çocuğunuzu kırmamak için ‘‘aferin çok güzel okudun...’’deyip, elinden alır kendiniz okursanız bu da doğru olmaz. Birlikte okuyup, birlikte tamamlamalısınız.
Mektup ve Elektronik Posta Okuyun
Uzaktaki bir akrabanızdan gelen mail ya da mektupları çocuğunuza okuyun. O akrabanızdan, başka bir gün yazdıklarının içine resim ya da şekiller çizmesini isteyin.
Bazen de size bir oyuncaktan ya da çocuğunuzdan çok seveceği bir filmden söz etmesini sağlayabilirsiniz.
İçerisinde sözü edilen oyuncağı alın, götürmenizi önerdiği filme götürün.
Mektubu okumasaydınız, haberiniz olmayacağından söz edip; teşekkür etmek için çocuğunuzla birlikte yazabilirsiniz.
Yeni gelen bir postayı okumanız için sabırsızlandığını gördüğünüzde başardığınızı düşünebilirsiniz
Uzaktan gelen bir posta çocukları daima etkiler.

Fotoğrafları Kullanın
Her çocuğun ailesinde hayranlık duyduğu birileri vardır. Bazen bir dayı, bazen teyze, bazen dede olabilir.
Uzaktaki o kişinin kitap okurken bir resim çektirip çocuğunuza özel birkaç cümle yazıp göndermesini sağlayın.
Resmi, büyütebileceğiniz kadar büyütüp çocuğunuzun istediği bir yere asın.
Kitap okurken çekilen bir resim olduğu için değil, çok sevildiği için büyütüldüğünü çocuğunuz düşünmeli. Sevdiği kişinin kitaplar arasındaki gülümseyen mutlu yüzünün onu ne kadar etkileyeceğini sanırım artık düşünebiliyorsunuzdur.
Bir Arkadaşınızla Anlaşın
Çocuğuyla her zaman kitap okumayı alışkanlık haline getiren bir arkadaşınızla; lunaparka, sinemaya, tiyatroya veya çarşıya gitmeye karar verin. Çocuğunuzun en sevdiği oyuncak mağazalarından birine de gitmeye hazırlanabilirsiniz.
Arkadaşınız ve çocuğu yarım saat geç geleceklerini söylesinler... Sizinki bir an önce gitmek isteyerek sabırsızlanacaktır...
Geç kalmalarının nedenini unuttuğunuzu söyleyip; ‘‘Gecikeceklerini söylediler, ama nedenini hatırlamıyorum. İstersen telefon edelim’’deyin. O konuşsun. Karşıdan gelen yanıt düşündürücü...
‘‘biz kitabımızı okuyoruz. Az kaldı. On beş dakika daha okuyup yola çıkacağız’’ dediklerinde, ‘‘Hay, Allah , söylemişlerdi... Nasıl unuttum kitap okuyacaklarını’’ deyip, fazla üzerinde durmayın.
Çocuğunuz bir an kitapları ve kitap okumayı düşünecektir.
Aman Babalar Rahatınız İçin Azarlama Yok
Hafta sonu pek çok baba koltuğuna uzanır ve gazetesini okur. Rahatsız edilmeye dayanamaz. Köşe yazılarını, dip notlarını... Futbolla ilgili yazıları okur okur...
Okuyan biri her ortamda çocuğa iyi bir örnektir.
Çocuk yanınıza gelir, sizinle oynamak, hayvanat bahçesine gitmek, öylesine konuşmak isteyebilir.
‘‘Bu evde bana rahat yok, bir gazete bile okutmuyorsunuz!’’ diye çocuğa bağırmak çok yanlıştır. O zaman çocuk okuyan insanlardan ürker, korkar, evde kitap ya da gazete okunmasından hoşlanmaz.
Ne olursa olsun bir baba başını kaldırıp, sevgiyle çocuğunu yanıtlamalıdır. Çocuğa bağırıp çağırmamalıdır. Gazetesini bir kenara bırakmalı çocuğuyla ilgilenmelidir.
Okurken göstereceğiniz öfkenin çocuğu okumaktan soğutacağını unutmamalısınız. Bunu tıpkı banyo günlerinde telaşla geçiren bir ailenin çocuğunun banyodan nefret etmesi gibi algılamalısınız.
Çocuktan biraz zaman isteyip okumaya devam etmek en güzel ve en doğru davranıştır. Okunan gazetede çocuğun ilgisini çekecek bir resmi göstermek ya da bir karikatürü anlatmak ise mükemmel bir davranıştır.
Bırakın Sesini Kasete Alsın
Çocuğun kitaplarla hiç ilgisi yok. Bozmak, kırmak, karıştırmak ilgi alanı gibi görünüyor.
Önüne bir teyp koyun. Okuduğunuz kısa fıkra ve öyküleri kasete çekmesini isteyin. Kendi sesinden ve sizin sesinizden çekilenleri dinleyin, kitaptan takip ettirin. Kaseti başa da sona da saran, çalıştıran o olsun.
Yazılı metinlere saygı gösterin
Posta kutusundan aldıüınız ödeme ve dşger reklam

SONUÇ
Bütün bunları uygulamanız tabi ki mümkün değil. Ama zorunlu yapmanız gerekenlerin dışındaki birkaç taneyi denemeniz, size yarımcı olacaktır.
Çocuklara oku demek yerine örnek olmak en güzelidir.
Düşünen bireyler olmak için okumalıyız.
ÇOCUĞA OKUMA AŞKI VERMENİN YOLLARI

ÇOCUĞUMUZA ÖRNEK OLMALIYIZ
Çocuklarımız yıllar sonra bile onları etkileyen davranışlarımızın izlerini taşırlar...
Yazılanları okurken bir kez bile çocuğa kitap oku demeden ona bu alışkanlığı nasıl vereceğimizi gözler önüne sereceğiz.
Ona okumaya yönlendirmenin ne kadar kolay olduğunu görerek umutlanacağız. Bunların bir kaçını yapmanın bile yeterli olması yüreklendirip heyecanlandırabilir. Çocuğunuzun aşkla kitap okumaya başlaması sizi gururlandıracak, gelecekteki yaşamının mutlu geçeceğini düşünmeniz de sevindirecek.
Aşağıda peş peşe sıralanan önerileri ‘‘ Ben bunları zaten yapıyorum’’deyip geçmemelisiniz. Gerçekten yapıp yapmadığınızı arada sırada da olsa ihmal edip etmediğinizi gözden geçirmeniz gerekir.
Çocuğa Kitap Aşkı Nasıl Verilir?
Kitap okumayı seven çocuklara imrenerek bakılır. Çok özel bir yaşam biçimiymiş gibi algılanır.
Kitap okuyan, okumaya önem veren bir nesil yetiştirmek istiyorsak bunu sadece öğretmenlere bırakmamalıyız.
Kitap okuma alışkanlığı edinmenin de tıpkı diş fırçalamak, temizlik anlayışını geliştirmek gibi bir çalışma gerektirdiğini unutmamalısınız.
Çocuğunuzu siz yönlendiriyor, onun ihtiyaçlarını siz karşılıyorsanız geç kalmış değilsiniz.
Bazı davranışlarınıza dikkat ederek onu çok okuyan biri yapabilirsiniz. Belki çocuğunuz için bir yol çizmeye çalışırken siz de okuyan ve araştıran biri olabilirsiniz.

KİTAP OKUMAK NİÇİN ÖNEMLİDİR?
Okuyarak sözcük dağarcığı genişler.
Konuşabilen, konuştukları anlaşılan anlatabilen birey olunur.
Biz dağarcığımızdaki sözcüklerle düşünürüz. Sözcük dağarcığımızda az sözcük varsa hayallerimiz de dar bir alan içinde kalır. Sözcükler olmadan düşüncelerimizi genişletemeyiz.
Hayallerimizin geniş olması, düşüncemizin genişlemesi sözcük zenginliğimize bağlıdır. Düşünen insan olabilmemiz için öğrendiğimiz sözcükleri kullanabilmeliyiz.
DÜŞÜNEN İNSAN OLMAK ÖNEMLİDİR
*** Düşünen insan az hata yapar
Herhangi bir davranışta bulunmadan önce düşünür.
*** Geleceğin nasıl olacağını görebilir. Karar almadan önce birkaç seçeneği belleğinde sözcüklerle sonuçlandırır.
*** Düşünürken karşısındakinin yerine kendisini koyarak ani öfkelere kapılmaz.
*** Affedicidir.
*** Yapılan iyilikleri unutmaz. Düşünerek hatırlayabilir.
*** İlişkilerini gözden geçirerek karar verir. Genelde doğru karara yaklaşır.
*** Kendine ve sevdiklerine zaman ayırır.
*** Faydalı uğraşlar bulur.
*** Daha önce yaptığı yanlışları tekrarlamaz.
*** Düşünen insan mutsuz olamaz. Düşünceleri onu çıkış yoluna götürür.
*** Düşünen insan; kimden, ne zaman yardım isteyeceğini bilir.
MUTLAKA YAPMAMIZ GEREKENLER
1-*** Eve her gün bir gazete, en az haftada bir dergi almalıyız.
Yakın komşular ya da akrabalarla dönüşümlü okunabilir.
Şadanlar Çanakkale’ye 40km uzaklıktaki bir köyde yaşıyorlardı. Şadan’ın kuzenleri haftada bir kez köy otobüsüne biriktirdikleri gazeteleri verip gönderiyorlardı. Şadan ve ailesi gazeteleri ancak bir hafta sonra okuyabiliyorlardı.
Ailenin bütün fertleri okuma alışkanlığını geç de olsa ellerine geçen gazetelerle kazandı. Aile içinde yetişen bütün çocuklar yüksek okullara gitti ve meslek edindiler.
2-*** Çantamızda ne zaman okuyacağımızı hiç düşünmediğimiz bir kitap bulundurmalıyız.
Arabamızın arkalıkların birine atacağımız bir dergi ya da bir kitap, arabanın içinde beklemek zorunda kaldığımızda zamanı değerlendirmemizi sağlayacaktır.
Yatılı bölge okulunda ilk eğitimini aldıktan sonra, Gebze Orta Okulu ve ardından Kadıköy Kız Lisesinde eğitimini üslendiğim Emine Can ‘‘Ben okuyup bitirdiğim dergiyi, bir daha okumayacağım bir kitabı bindiğim bir takside ya da otobüste bırakırım. Unutmuş gibi yaparım, amacım benden sonra gelenin okumasıdır,’’ der.
l Niğde Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesinden mezun olan Emine Can’ın, ‘‘Okuma alışkanlığımı böyle unutulmuş gazete ya da dergilerden edindim. Onu bulduğum anda aldığım zevki size anlatamam...’’ Sözlerinin düşündürücü olduğunu söylemeliyim.
Eşinizi arabada beklemek zorunda kalabilirsiniz Siz çantanızda ya da arabanızda bulundurduğunuz kitabı okuyun. Eşinizin dönmesini beklerken kitabınızın sayfalarını çevirin. Okuyacak zaman bulduğunuz içinde mutlu olun. Çok beklediğinizi söyleyerek yakınmanız, ne sizinle birlikte bekleyen çocuğunuza ne de size yarar sağlar. Sizi bekleten eşinizi üzmekten başka bir işe yaramaz.
Siz kitap okurken çocuğunuzun hareketlerini kısıtlamayın, ona emirler yağdırıp sessiz durmasını söylemeyin. Teybi açsın, oynasın...Siz kitabınızı okuyun. Tabi ki size ve kendisine zarar vermesine göz yumamazsınız. Kitap okuduğunuz için sıkılmadığınızı anlar.

3-***Evden çıkmaya hazırlanırken çantamızın yeterli gelmediğini, elimizdeki kitabı almak için bir parfümü ya da çok sevdiğimiz bir eşarbı bırakmak zorunda kaldığımızı çocuğa hissettirmek, ‘‘ yanına bir kitap al da oku’’ demekten daha yararlı olabilir.
‘‘Bu kitabı koyarsam parfümümü sığdıramam... Zararı yok, parfüm kalsın... Kitapsız çıkamam...’’gibi sözlerle, kitap için nelerden vazgeçebildiğimizi çocuğumuza göstermeliyiz.
***Çocuğunuza okuduğunuz kitapların sonunu değiştirmeyin...Kısaltmayın... Çocuğunuz aynı sona ulaşarak güven kazanır. Pek çok çocuk aynı sona ulaşabilmek için aynı kitapları okumaktan büyük zevk alır. Bunun için çocuklarınıza sakın, ‘‘ne zevk alıyorsun hep aynı kitap aynı öykü...’’ demeyin.
Değişik öykü okuyun ama istiyorsa aynı kitabı okumalısınız.
4- *** Çocuğunuz oyuncaklarına dalmış oynuyor ya da televizyonun karşısına geçmiş en sevdiği filmlerden birini izliyor... Zaman durmadan geçmesine rağmen aldırdığı yok...
Siz sinirleniyorsunuz, zamanın boşu boşuna geçtiğini düşünmekten başka bir şey yapamıyorsunuz.
Sakın ona, ‘‘Bırak şunları yeter artık! Biraz da kitap oku!’’ diye yaklaşmayın.
‘‘Canım o kadar güzel oynuyorsun ki çocuk olasım geldi. Sana 10 dakika veriyorum. 10 dakika sonra oyununu bitirip biraz da kitabını okumalısın...’’
Yine aldırdığı yok oyuna devam...
Sizi duymak istemiyor. Araba sesleri, konuşan oyuncaklar, bambaşka bir dünyada...
Elinize bir çalar saat alın onu kurun ‘‘Bak güzelim bu çalar saat biraz sonra çalacak. Farkında değilsin 10 dakika geçti, ben de anlamadım nasıl geçtiğini, ama şimdi ikimizi de zaman aldatamayacak, onu kontrol altına alıyoruz... Biz seninle çalar saat çalar çalmaz oyuncakları toplamaya başlayacağız’’deyin.
O size kafasını sallayarak da ‘‘olur’’ derse başardınız demektir.
5- ***Çocuğunuz okumayı öğrenmiş olabilir, ama ona kitap okumaya devam edin. İlk okul 5. sınıftaki bir çocuğa bile kitap okuyabilirsiniz. Doğru düzgün okuma alışkanlığı kazana kadar sürekli kitap okumalıdır.
Aynı saatlerde okumak; okuma bilmeyen ya da bu alışkanlığı tam edinememiş çocuklara her zaman yararlı olur.
Akşam uyku öncesi yatağının kenarına oturup okumak ona verilecek en güzel armağan, en sıcak sevgidir. Sayfalarca okumanız da gerekmez. Birlikte seçtiğiniz bir kitabı birkaç günde bitirebilirsiniz.
Bazen aksilikler üst üste gelir, programlar çatışır. Zaman sizin kontrolünüzden çıkmış görülür. Sizi bekleyen ne olursa olsun okuma saatinizi ertelemeyin. Işıklar kesilmiş olsa bile özel bir aydınlatmayla kitap okuma saatinizi değerlendirin.
Çocuğunuza kitap okuyarak vereceğiniz dakikaların devamlılığı çok önemlidir. ‘‘Bu gün çok işimiz var yarın söz...’’demeyin. Bir sonraki güne bırakırsanız aranızdaki anlaşmayı siz bozmuş olursunuz. Çocuğunuz da daha sonraki okuma saatini gereksiz yere uzatmak isteyerek mızmızlanır ya da sizi dinlemeyerek tepki gösterebilir... siz niye böyle davrandığını düşünmek zorunda kalabilirsiniz.
O bilmeli; ne olursa olsun siz kitap okuma zamanında mutlaka onun yanında olacaksınız. Kısa zamanda etrafınızdaki bütün insanlar sizin bu davranışınızı benimseyecektir... çocuğunuz söz konusu olduğunda etrafı fazla önemsememelisiniz. Çocuğunuz toplumun geleceğidir. Onu en iyi şekilde yetiştirmek sizin görevinizdir.

Ne yaparsanız yapın çocuğunuzu kitaba yönlendiremiyorsunuz... oyun ve zamanını boşa harcamak onun yaşam biçimi. Yine de umutsuzluğa kapılmayın. Hala zamanınız var.
Okuma alışkanlığı kırk yaşından sonra bile edinilebilir, ama ne yazık ki okunabilecek zamanlar boşa geçmiştir.


BUNLARIN BİR KAÇINI YAPIN YETER
Size beş ayrı bölümde mutlaka yapmanız gerekenler söylendi. Bundan sonra örneklerle verilen olaylardan bir kaçını seçip, kendi yaşantınıza ve kendi çocuğunuza uygun olanları uygulayabilirsiniz.
Birden bire bunların hepsini uygulamaya kalkarsanız çocuğunuz yorulur, siz de umutsuzluğa sürüklenirsiniz. Sabırla, zaman içinde uğraşmalısınız, çok acele etmemelisiniz.
Çocuk kendisine bir senaryo hazırladığınızı anlamamalı. Çocuklar bazen sizin yapmak istediğinizi hemen anlayıverirler.
Evinizde Bir Kitaplık Bulundurun
Evinizde büyük bir kitaplık olmayabilir, ama en azından okuduğunuz kitapları koyduğunuz bir dolabınız olsun.
Arada sırada kitapları çıkarıp tozunu alın, çocuğunuzun size yardım etmesini ya da bu işi onun yapmasını isteyin.
Aile büyüklerinizden kalan eski kitapları okşar gibi elinizde tutun. Kitabın eskiliğinden, nasıl bu günlere gelindiğinden söz edin. Ders vermeyin... Çocuğunuzla bu konuda sohbet edin onun da konuşmasını sağlayın...
Size oyuncaklarından örnek verecek, oyuncaklarının eskiliğiyle övünecektir. Kabul edin...
Konuşsun...
Ama siz yine de sözü sonunda kitaplara ve kitaplığınıza getirin.
Kitap Fuarlarını Telaş İçinde Gezmeyin
Çocuğunuzu kitap fuarına götürün.
Kitaplara uzaktan değil yakından bakmasını sağlayın. Sevdiği kitapları eline alsın karıştırsın. Onu sabırla bekleyin.
Alamadığınız kitapları birlikte küçük bir deftere not edin. Okuma yazma bilmeyen çocuğunuzla bu notların yanına tanıtıcı işaretler koyun, resimler çizin. Bu işaret ve resimlerle incelediğiniz kitabı daha sonra onun hatırlamasını sağlayın... Kitapla ilgili broşürler de edinebilirsiniz.
Fuar dönüşü mutlu görünün. Geç kaldığınızı söyleyip çok zaman harcadığınızdan söz etmeyin. Ama zamanın yetmediğinden söz edebilirsiniz.
Kitap fuarını gezmek için ayırdığınız zamanın neşeli geçmesi için elinizden geleni yapın.
Geciktiğiniz için yemek hazırlığı yapamamış olabilirsiniz. Evde sizi bekleyenlerle beraber o akşamki yemeğinizi hazırlayın neşeli bir gece geçirin.
İmzalı Kitaplara Önem Verin
Şu anda Koç İlköğretim Okulu öğrencisi olan Umur’u kitap fuarlarından birinde tanımıştım. O zaman Umur 9 yaşındaydı. Daha sonra onunla çok iyi arkadaş olduk.
Umur kasadaki yayınevi sorumlusuna kitaplarımdan birinin fiyatını sordu. Öğrendi. O kitabı almak istiyordu. Kitabı bana imzalatabileceğini söylediklerinde tekrar kasaya yöneldi, ‘‘imzasıyla bu kitap kaç lira?’’ diye sordu...
Bu benim unutamadığım bir olaydır.
Fuarlarda yazarların imza günlerini öğrenin, yazarla çocuğunuzu tanıştırmak için gidin. Bazen böyle bir tanışma kitap satın almanızdan daha yararlı olabilir.
Çocuğunuzu yazarlarla tanıştırmak için beklerken onlara bildiğiniz kadarıyla kitapların nasıl yazıldığından, yazarların kitap yazarken neler hissetmiş olabileceklerinden söz edin.
Daha önce birlikte okuduğunuz kitapları yazarlarına götürüp imzalatmanız çocuğunuzla aranızda çok güzel bir yakınlık kurar, kitaplara önem vermesini sağlar.
Sadece Kitap Satın Alın
Onun sizle gelebileceği bir günü seçin...
‘‘Anne nereye?’’
‘‘Çarşıya kitapçıya gidiyorum’’deyin, sizinle gelmek istiyorsa gelmesine izin verin. Gelse de gelmese de sizin alışverişiniz sadece kitap olsun. Ruj, domates, kuruyemiş, maden suyu, çikolata, sigara almayın... çocuğunuz almanızı isterse ‘‘Kitap için çıktım. Yanımdaki para kitap için’’ deyin... Kitap alın ve neşeyle evinize dönün.
Akşam otururken bu alışverişinizden ve kitapçıdan eşinize söz edin. Sizi ilgiyle dinlemesini sağlayın.
Çocuğunuz kitap seçmek için zaman ayırdığınızı, kitabın yaşantınızda özel bir yeri olduğunu bilsin.
Doktora Giderken Kitap
Doktora ya da dişçiye giderken çantanızda mutlaka bir kitap bulundurun. Bekleme süresinde çıkarıp okuyun... Çocuğunuz zamanınızın ne kadar iyi geçirdiğinizi gören ilk kişi olacaktır.
Sıkıldığını söylerse onun için taşıdığınız bir dergi veya kitabı ‘‘sürpriz’’ deyip verin... Sevdiği ya da seveceğini düşündüğünüz bölümleri kucağınıza oturtup okuyun.
Bunu bir yolculukta da yapabilirsiniz.
Çocuğunuz okuma yazmayı biliyor olabilir, yine de siz okuyun. Sizin kitap okumanız ona eğlenceli gelecektir. Ona meme verirken yaşadığınız mutluluğu yaşayın, siz de kendinizi çok iyi hissedeceksiniz.
Bakkalınıza Kitap Armağan Edin
Bakkalınıza, kasabınıza bir kitap armağan edin. Bazen bir yılbaşı ya da bayram günü iyi bir fırsattır. Kitabı çocuğunuzla birlikte verin...
Kitap armağan ettiğiniz kişinin o kitabı okuduğundan emin olun. Başka bir gün çocuğunuzun yanında o kitaptan söz etmesini sağlayın. Ne kadar doğru bir armağan verdiğinizi, kitapla güzel zaman geçirmiş olabileceğini çocuğunuzla konuşun.
(Kasabınıza hayvanlarla ilgili bakkalınızla müşteri ilişkileriyle ilgili, sucunuza doğal su kaynaklarıyla ilgili bir kitap seçebilirsiniz.)
Örgünüzden Dert Yanın
Bu güne kadar rahat koltuğunuzda oturup örgünüzü ya da dantelinizi yaptınız. Siz örgünüzü yaparken defalarca kitap okumanın yararlarını anlattınız... Bütün bu öğütlerinize rağmen ona kitap okuma alışkanlığını veremediniz... Okumamak için diretti. Bazen okumaya karar verse de çabucak sıkılıp kitabı bir kenara bıraktı.
Geç kalmış değilsiniz. Kitap okuyarak ona örnek olmak aklınızın ucundan bile geçmedi.
Her şeye baştan başlayabilirsiniz.
Bir gün aniden örgünüzden şikayet ediverin... Hırsla örgüyü kenara bırakın. ‘‘örgü yapmak çok zevkli, çok güzel. Ama kitap okumama engel oldu. Ben bu örgüye ara veriyorum. Biraz örgü, biraz kitap’’deyip elinize aldığınız kitabı okumaya başlayınız.
Çocuğunuz şaşıracaktır. Bir süre ‘‘ anneme neler oluyor’’ da diyebilir. Sizin bu konuda ne kadar kararlı olduğunuzu görürse doğru davrandığınızı kabul edecektir.
Belki bir gün örgü örme zamanını uzattığınız da size kitabınızı bile alıp getirecektir.
Yemek Tarifleri
Kız çocuğunuzu mutfağa yanınıza alın. O gün için hazırlayacağınız yemek tariflerini size okumasını, lazım olan malzemeleri saymasını isteyin.
O okusun siz malzemeyi hazırlayın.
Üç çeşit yemek hazırlamak demek onun iki sayfa okuması üstelik de dikkatle okuması demektir. Bu arada diğer tarifleri de karıştırıp okumak isteyecektir. Ona okuma alışkanlığı vermek için güzel bir fırsattır. Arada sırada karıştırmasına ya da yoğurmasına göz yummalısınız. Ama tarifi okuyan o olmalıdır.
Bir tamirat ya da montajın nasıl yapılacağını, tanıtım kitapçığından erkek çocuğunuzun okumasını isteyebilirsiniz. Bu seçim çocuklarınızın cinsiyetleriyle toplumda üstlendikleri görev değil, ilgi alanlarına göre ayarlanmalıdır.
Babaannesinin ya da sizin ilaç tanıtımlarını da okumalarını isteyebilirsiniz. ‘‘ne biçim okuyorsun ver şunu bana’’deyip elinden çekerseniz ya da başka birinin okumasına izin verirseniz, her şeyi berbat edersiniz. İşinizi biraz geç yapacağınızı baştan kabul etmelisiniz. O bir yetişkin değildir. Sizin gibi çabuk bitirmek gibi bir amacı olmayacaktır.
Okudukları anlaşılana kadar okumasını sürdürmesine izin verin... Yardım edip birlikte okuyabilirsiniz... İşe yaradığını mutlaka hissettirin.
Çocuğunuzu kırmamak için ‘‘aferin çok güzel okudun...’’deyip, elinden alır kendiniz okursanız bu da doğru olmaz. Birlikte okuyup, birlikte tamamlamalısınız.
Mektup ve Elektronik Posta Okuyun
Uzaktaki bir akrabanızdan gelen mail ya da mektupları çocuğunuza okuyun. O akrabanızdan, başka bir gün yazdıklarının içine resim ya da şekiller çizmesini isteyin.
Bazen de size bir oyuncaktan ya da çocuğunuzdan çok seveceği bir filmden söz etmesini sağlayabilirsiniz.
İçerisinde sözü edilen oyuncağı alın, götürmenizi önerdiği filme götürün.
Mektubu okumasaydınız, haberiniz olmayacağından söz edip; teşekkür etmek için çocuğunuzla birlikte yazabilirsiniz.
Yeni gelen bir postayı okumanız için sabırsızlandığını gördüğünüzde başardığınızı düşünebilirsiniz
Uzaktan gelen bir posta çocukları daima etkiler.

Fotoğrafları Kullanın
Her çocuğun ailesinde hayranlık duyduğu birileri vardır. Bazen bir dayı, bazen teyze, bazen dede olabilir.
Uzaktaki o kişinin kitap okurken bir resim çektirip çocuğunuza özel birkaç cümle yazıp göndermesini sağlayın.
Resmi, büyütebileceğiniz kadar büyütüp çocuğunuzun istediği bir yere asın.
Kitap okurken çekilen bir resim olduğu için değil, çok sevildiği için büyütüldüğünü çocuğunuz düşünmeli. Sevdiği kişinin kitaplar arasındaki gülümseyen mutlu yüzünün onu ne kadar etkileyeceğini sanırım artık düşünebiliyorsunuzdur.
Bir Arkadaşınızla Anlaşın
Çocuğuyla her zaman kitap okumayı alışkanlık haline getiren bir arkadaşınızla; lunaparka, sinemaya, tiyatroya veya çarşıya gitmeye karar verin. Çocuğunuzun en sevdiği oyuncak mağazalarından birine de gitmeye hazırlanabilirsiniz.
Arkadaşınız ve çocuğu yarım saat geç geleceklerini söylesinler... Sizinki bir an önce gitmek isteyerek sabırsızlanacaktır...
Geç kalmalarının nedenini unuttuğunuzu söyleyip; ‘‘Gecikeceklerini söylediler, ama nedenini hatırlamıyorum. İstersen telefon edelim’’deyin. O konuşsun. Karşıdan gelen yanıt düşündürücü...
‘‘biz kitabımızı okuyoruz. Az kaldı. On beş dakika daha okuyup yola çıkacağız’’ dediklerinde, ‘‘Hay, Allah , söylemişlerdi... Nasıl unuttum kitap okuyacaklarını’’ deyip, fazla üzerinde durmayın.
Çocuğunuz bir an kitapları ve kitap okumayı düşünecektir.
Aman Babalar Rahatınız İçin Azarlama Yok
Hafta sonu pek çok baba koltuğuna uzanır ve gazetesini okur. Rahatsız edilmeye dayanamaz. Köşe yazılarını, dip notlarını... Futbolla ilgili yazıları okur okur...
Okuyan biri her ortamda çocuğa iyi bir örnektir.
Çocuk yanınıza gelir, sizinle oynamak, hayvanat bahçesine gitmek, öylesine konuşmak isteyebilir.
‘‘Bu evde bana rahat yok, bir gazete bile okutmuyorsunuz!’’ diye çocuğa bağırmak çok yanlıştır. O zaman çocuk okuyan insanlardan ürker, korkar, evde kitap ya da gazete okunmasından hoşlanmaz.
Ne olursa olsun bir baba başını kaldırıp, sevgiyle çocuğunu yanıtlamalıdır. Çocuğa bağırıp çağırmamalıdır. Gazetesini bir kenara bırakmalı çocuğuyla ilgilenmelidir.
Okurken göstereceğiniz öfkenin çocuğu okumaktan soğutacağını unutmamalısınız. Bunu tıpkı banyo günlerinde telaşla geçiren bir ailenin çocuğunun banyodan nefret etmesi gibi algılamalısınız.
Çocuktan biraz zaman isteyip okumaya devam etmek en güzel ve en doğru davranıştır. Okunan gazetede çocuğun ilgisini çekecek bir resmi göstermek ya da bir karikatürü anlatmak ise mükemmel bir davranıştır.
Bırakın Sesini Kasete Alsın
Çocuğun kitaplarla hiç ilgisi yok. Bozmak, kırmak, karıştırmak ilgi alanı gibi görünüyor.
Önüne bir teyp koyun. Okuduğunuz kısa fıkra ve öyküleri kasete çekmesini isteyin. Kendi sesinden ve sizin sesinizden çekilenleri dinleyin, kitaptan takip ettirin. Kaseti başa da sona da saran, çalıştıran o olsun.
Yazılı metinlere saygı gösterin
Posta kutusundan aldıüınız ödeme ve dşger reklam

SONUÇ
Bütün bunları uygulamanız tabi ki mümkün değil. Ama zorunlu yapmanız gerekenlerin dışındaki birkaç taneyi denemeniz, size yarımcı olacaktır.
Çocuklara oku demek yerine örnek olmak en güzelidir.
Düşünen bireyler olmak için okumalıyız.
ZİHİN ORGANİZASYONLARI
Bu yazıdaki anlatımı çocuk olarak da okuyabilirsiniz, ebeveyn olarak da. Çocukların da dikkatle okuduklarında, anlayacakları şekilde hazırlandı. Amacımız anne babalara da okutabilmek.
Memur ve bilgisayar ilişkisinden yola çıkalım. Bir belgenin yani eskilerin sözüyle evrak bulunması hedef olsun. Kolaylıkla bulunması memurun iyi düzenlemesiyle olur. Bilgisayarda da gruplara ayrıldığını görürüz. Aradığımız gruba ulaştığımızda bilgiye ulaşmamızda kolay olur. Kolay bulmamız için ne yapılmış olabilir. Önceden o çalışmaya bir emek verilmiş olması gerekir. Bir kez emek verilir hazırlanır, yüzlerce, binlerce daha da büyütüyorum; on binlerce insan yararlanır. İşte anne babalarınız da sizi yetiştirirken böyle emek verirlerse yaşamınız kolaylaşır. Bu emeği siz de kendiniz için verebilirsiniz. Bundan zevk de almayı başarabilirsiniz. Kendinizi yetiştirmekten geliştirmekten, eğitmekten zevk almanızdan söz ettim. Şöyle düşünün; geçen doğum gününüzle bu doğum gününüzde ayni özelliklere mi sahipsiniz? Tabi ki değil. Okudunuz, öğrendiniz, belki ödüllendirilip cezalandırıldınız. Bütün bunlar sizin gelişmenizi sağladı. Sadece boyunuz bile uzamış olsa; uykunuza ve yemeğinize dikkat ettiniz. Belki de spor yaptınız, dans ettiniz.
Küçükler için kısa bir tablo:
1- İlgi merak.
2-Dikkati vermek, anlamak, istemek. Birbirinden ayrılamaz.
3-Anlayınca ne olur dersin?
Anlayınca, organize edersin
4-Organize edersen, kolay öğrenirsin.
5-Öğrenince, kolay hatırlarsın.
Peki, hepsi iyi güzel de; İLGİ VE MERAK NASIL DUYULUR?
Hedefe götürecek yolu açmalılar sana. Anneni babanı eğitimsiz buluyorsan, onların deneyimlerine kulak vermelisin. Yaşıyorlar... Avrupa’da çocuk büyütüyorlar. Onlar asla boş insanlar olamaz. Kontak anahtarım elimde yok, nasıl gideceğim; her şeyime karışıyorlar diyebilirsin. İstediğin özgürlük mü?
Kontak anahtarın elinde olması önemli mi? Diye sorarım ben de sana. Elinde olduğunu düşünelim. Çevre yabancı nasıl gideceksin?
Burada ailenle ve seni eğitenlerle iletişimin önem kazanır. Akıllı bir akraba, öğretmen yeter sana.
BİR KONUYA HEVES NASIL DOĞAR KIVILCIM NASIL ÇIKAR
Bu konuyu ne anne babalar, ne öğretmenler ne de gençler şansa bırakmak durumuda değiller. ..

ÖĞRENCİ O DERSİ ANLAMIYORSA
Ne yapıp ne ne edip anlamak durumunda
Daha basit kitaplar alıp okuyabilir. Açık basit yazılmış. Bir anlayış kazanmalı.
Daha iyi anlayan bir arkadaşla birlikte çalışmalı( iyi sonuç canı da sıkılmaz sevdiği bir arkadaşsa hemen bıkkınlık gelmez. Anlamasa bile moral çabucak bozulmaz. Moral bozulması çok önemlidir. Biri konuya anlamadığı tarafından öbürü öbür taraftan bakar. Hedef ve amaç aynidir. Görüşler tartışılırken bir de bakarsınız anlamışsınız Yine olmadı. İki arkadaş girişken olur, gidip öğretmene daha kolay sorulabilir.)
İşte bu HEVES TOMURCUĞUNUN AÇMASIDIR.
BİLGİ UNUTULMAMALI
Önlem almak zorundasınız emekleriniz boşa gitmesin.
Öğrendiklerinizle ilgili işlem yapın.


GİDİŞ
SINAVDA ZAMANI AYARLAMA
Bir anlık telaş her şeyi bozabilir. Üstelik de ruhsal dengeyi bozabilir. Zihnin işleyişini etkileyebilir.
Belirsizlik
Endişe yaratır.
Panik(Öbür öğrenciler soruları cevaplıyorsa)
Kahvaltı etmiş ol. Hafif bir öğle yemeği. Ferah ve emin bir şekilde sınava gir.
Çalıştığın kadar çalıştın
Şans yaver giderse.


SINAV UYUYAN BİLGİLERİ UYANDIRIR
Eyvah aklında hiçbir şey yok. Öyle olur.
NEDEN?
İnsan boşlukta düşünemez. Bütün bilgiler kafasında ayıklanamaz. Onlar var ya o bilgiler kendi köşelerinde uyuyorlar. Derinde gömülü
Aslında zihnin verimli işliyor. Doğallık burada. Uyum sağlamış. Beynin etrafa bakar, çevrede ne var ne yok onu inceler. Bilinç o andaki görevini yapıyor. O anda çalıştıklarına ihtiyacı yok.
ÇOK NORMAL
Hedefe doğru giderken, sınav sorularını gördüğün anda yol birden aydınlanır. Enerji orada yoğunlaşır. Bilgi zihnin orta yerinde toplanır, köşesinde değildir artık. BİLİNÇ YERLİ YERSİZ HER ŞEYİ BİR ANDA CANLANDIRAMAZ. Soru sizin için sadece bir ip ucudur.
Bilinç, bir kapasitedir. Sınırlı kullanır, ortaya çıkarır ihtiyaç oldukça. Başarı buradadır. HATIRLANAN BİLGİLER BİLİNCİN ORGANİZATÖRLÜĞÜNDE sorunun gerektirdiği cevabı oluşturacak şekilde şekillenir.


HEYECAN
Her öğrencinin hafif heyecanı vardır. En çok çalışan, deneme sınavlarında başarılı olan öğrenci bile heyecanlıdır. Sınavın hafif bir gerginlikle başlaması yararlıdır bile. Bilgiler sis tabakasının arkasında gibi dururlar. Çıkmayı beklerler. Sınavın zorluğuna, beklenilip beklenilmeyen soru yapılarına göre şekillenir. İşte size burada iş düşer. Dümen elinde olmalı. Kalemi eline al yazmaya başla o gerginlik biter. Tehlike bir türlü kaleme eline alamayacak hale kendini getirmektir. Bu bir enerji boşalmasıdır.

SINAVA GİDERKEN
Seni telaşa düşürecek her türlü önlemi al. Kendinden uzaklaştır. Ailenden çok heyecanlanacak sana panik yaşatacak kişileri çok önceden programlayıp kendinden uzaklaştır. Sınavda lazım olacak şeyleri yanında bulundur.

SINAV KAĞIDI
İsim soyadı ve gerekli işlemleri hemen yaz, bunlar önemli biraz da sakinleşmene neden olur, seni o gerilimli halinle oyalar.
Önce kolayları yap bitir. Sana kolay gelen. Zorları sona bırak. Zorun da kolayını bularak notlar alarak hatırlıyorsan hangi sorunun notlarıyla bir yuvarlak içine al dönünce bakarsın. O notların da ne olduğunu hatırlamazsan daha zor gelir. Hatırlarsan soruyu biraz kolaylaştırmış olursun. İstenen şeyden soruyu okuyup bitirdiğinden emin olmalısın...
Emin olmak için yöntem geliştir, neler yapıyorsunuz zaman zaman sınav sonraları düşün?
Son cümleyi tekrar okumak iyi ve klasik bir yöntemdir.
CEVAPLANDIRMADA ORGANİZASYONUN ÖNEMİ


AİLEDE SINAV ORGANİZASYONU VE BAŞARI
İyi bir toplantı,

-Saatinde sınava götürün, bunun için ne gerekirse yapın.
-Onun tembelliğinden haylazlığından söz etmeye kalkışmayın
-Kimseyle kıyaslamayın
-Sınav yolunda hatırlatmalar yapmayın. Başka şeylerden söz ediyorsa siz de edin. Önemsemiyor muş gibi davranın. Size heyecanlanıyor musunuz diye sorduğunda
HAYIR demeyin, heyecanlanmamaya çalışıyorum deyin.
-Yorucu yemekler yapmayın. Bağırsakları bozan, sancılandıran, sindirilemeyen.
-Siz de yardım alabilirsiniz, ama bunları son ana bırakmayın. Daha önceden çocuğunuzun olmadığı bir zamanda rahat konuşarak yapın, ama yardım aldığınızı gizlemeyin.
-Evde tartışma, halledilemeyen sorunlar yaratmayın, istenmeyen daha önce birlikte olmanızda huzursuzluklar yaşadığınız kimselerle olmayın. Aile büyükleriniz bile olsa onları incitmeden sınav sonrası davet edin. Sınavla ilgili okuduğunuz kitap ve dergileri her an ortada tutmayın.
-Son deneme sınavlarına girmeye başladığında kapıyı açar açmaz, sınav nasıl geçti, neler yaptın, kaç soru garanti gibi onu üzecek ve sorumluluğunu hissettirecek davranışlarda bulunmayın, bunun başka yolları var.
-Sınav kitaplarının çok yer kapladığı bu işten kurtulmak üzere olduğunuzla ilgili bilgilerden söz etmeyin
-Bu konuyla ilgili üzerinize düşen maddi külfetten söz etmeyin. Sizi çok yaracak, zor durumlara düşürecekse bu tür giderleri bütçenize almayın. Yola çıktınız yapacak bir şey yoksa çocuğunuzu tedirgin etmeyin. Bu konuda maddi destek aldığınız kişilerin varlığının çocuğunuz üzerinde olumsuz etkileri varsa ne yapalımla geciktirmeyin, hiç konuyu açmayın.
-Durup dururken sizinle çalışmak, size anlatmak isterse izin verin, ilgi duyun.




































ZİHİN ORGANİZASYONLARI
Bu yazıdaki anlatımı çocuk olarak da okuyabilirsiniz, ebeveyn olarak da. Çocukların da dikkatle okuduklarında, anlayacakları şekilde hazırlandı. Amacımız anne babalara da okutabilmek.
Memur ve bilgisayar ilişkisinden yola çıkalım. Bir belgenin yani eskilerin sözüyle evrak bulunması hedef olsun. Kolaylıkla bulunması memurun iyi düzenlemesiyle olur. Bilgisayarda da gruplara ayrıldığını görürüz. Aradığımız gruba ulaştığımızda bilgiye ulaşmamızda kolay olur. Kolay bulmamız için ne yapılmış olabilir. Önceden o çalışmaya bir emek verilmiş olması gerekir. Bir kez emek verilir hazırlanır, yüzlerce, binlerce daha da büyütüyorum; on binlerce insan yararlanır. İşte anne babalarınız da sizi yetiştirirken böyle emek verirlerse yaşamınız kolaylaşır. Bu emeği siz de kendiniz için verebilirsiniz. Bundan zevk de almayı başarabilirsiniz. Kendinizi yetiştirmekten geliştirmekten, eğitmekten zevk almanızdan söz ettim. Şöyle düşünün; geçen doğum gününüzle bu doğum gününüzde ayni özelliklere mi sahipsiniz? Tabi ki değil. Okudunuz, öğrendiniz, belki ödüllendirilip cezalandırıldınız. Bütün bunlar sizin gelişmenizi sağladı. Sadece boyunuz bile uzamış olsa; uykunuza ve yemeğinize dikkat ettiniz. Belki de spor yaptınız, dans ettiniz.
Küçükler için kısa bir tablo:
1- İlgi merak.
2-Dikkati vermek, anlamak, istemek. Birbirinden ayrılamaz.
3-Anlayınca ne olur dersin?
Anlayınca, organize edersin
4-Organize edersen, kolay öğrenirsin.
5-Öğrenince, kolay hatırlarsın.
Peki, hepsi iyi güzel de; İLGİ VE MERAK NASIL DUYULUR?
Hedefe götürecek yolu açmalılar sana. Anneni babanı eğitimsiz buluyorsan, onların deneyimlerine kulak vermelisin. Yaşıyorlar... Avrupa’da çocuk büyütüyorlar. Onlar asla boş insanlar olamaz. Kontak anahtarım elimde yok, nasıl gideceğim; her şeyime karışıyorlar diyebilirsin. İstediğin özgürlük mü?
Kontak anahtarın elinde olması önemli mi? Diye sorarım ben de sana. Elinde olduğunu düşünelim. Çevre yabancı nasıl gideceksin?
Burada ailenle ve seni eğitenlerle iletişimin önem kazanır. Akıllı bir akraba, öğretmen yeter sana.
BİR KONUYA HEVES NASIL DOĞAR KIVILCIM NASIL ÇIKAR
Bu konuyu ne anne babalar, ne öğretmenler ne de gençler şansa bırakmak durumuda değiller. ..

ÖĞRENCİ O DERSİ ANLAMIYORSA
Ne yapıp ne ne edip anlamak durumunda
Daha basit kitaplar alıp okuyabilir. Açık basit yazılmış. Bir anlayış kazanmalı.
Daha iyi anlayan bir arkadaşla birlikte çalışmalı( iyi sonuç canı da sıkılmaz sevdiği bir arkadaşsa hemen bıkkınlık gelmez. Anlamasa bile moral çabucak bozulmaz. Moral bozulması çok önemlidir. Biri konuya anlamadığı tarafından öbürü öbür taraftan bakar. Hedef ve amaç aynidir. Görüşler tartışılırken bir de bakarsınız anlamışsınız Yine olmadı. İki arkadaş girişken olur, gidip öğretmene daha kolay sorulabilir.)
İşte bu HEVES TOMURCUĞUNUN AÇMASIDIR.
BİLGİ UNUTULMAMALI
Önlem almak zorundasınız emekleriniz boşa gitmesin.
Öğrendiklerinizle ilgili işlem yapın.


GİDİŞ
SINAVDA ZAMANI AYARLAMA
Bir anlık telaş her şeyi bozabilir. Üstelik de ruhsal dengeyi bozabilir. Zihnin işleyişini etkileyebilir.
Belirsizlik
Endişe yaratır.
Panik(Öbür öğrenciler soruları cevaplıyorsa)
Kahvaltı etmiş ol. Hafif bir öğle yemeği. Ferah ve emin bir şekilde sınava gir.
Çalıştığın kadar çalıştın
Şans yaver giderse.


SINAV UYUYAN BİLGİLERİ UYANDIRIR
Eyvah aklında hiçbir şey yok. Öyle olur.
NEDEN?
İnsan boşlukta düşünemez. Bütün bilgiler kafasında ayıklanamaz. Onlar var ya o bilgiler kendi köşelerinde uyuyorlar. Derinde gömülü
Aslında zihnin verimli işliyor. Doğallık burada. Uyum sağlamış. Beynin etrafa bakar, çevrede ne var ne yok onu inceler. Bilinç o andaki görevini yapıyor. O anda çalıştıklarına ihtiyacı yok.
ÇOK NORMAL
Hedefe doğru giderken, sınav sorularını gördüğün anda yol birden aydınlanır. Enerji orada yoğunlaşır. Bilgi zihnin orta yerinde toplanır, köşesinde değildir artık. BİLİNÇ YERLİ YERSİZ HER ŞEYİ BİR ANDA CANLANDIRAMAZ. Soru sizin için sadece bir ip ucudur.
Bilinç, bir kapasitedir. Sınırlı kullanır, ortaya çıkarır ihtiyaç oldukça. Başarı buradadır. HATIRLANAN BİLGİLER BİLİNCİN ORGANİZATÖRLÜĞÜNDE sorunun gerektirdiği cevabı oluşturacak şekilde şekillenir.


HEYECAN
Her öğrencinin hafif heyecanı vardır. En çok çalışan, deneme sınavlarında başarılı olan öğrenci bile heyecanlıdır. Sınavın hafif bir gerginlikle başlaması yararlıdır bile. Bilgiler sis tabakasının arkasında gibi dururlar. Çıkmayı beklerler. Sınavın zorluğuna, beklenilip beklenilmeyen soru yapılarına göre şekillenir. İşte size burada iş düşer. Dümen elinde olmalı. Kalemi eline al yazmaya başla o gerginlik biter. Tehlike bir türlü kaleme eline alamayacak hale kendini getirmektir. Bu bir enerji boşalmasıdır.

SINAVA GİDERKEN
Seni telaşa düşürecek her türlü önlemi al. Kendinden uzaklaştır. Ailenden çok heyecanlanacak sana panik yaşatacak kişileri çok önceden programlayıp kendinden uzaklaştır. Sınavda lazım olacak şeyleri yanında bulundur.

SINAV KAĞIDI
İsim soyadı ve gerekli işlemleri hemen yaz, bunlar önemli biraz da sakinleşmene neden olur, seni o gerilimli halinle oyalar.
Önce kolayları yap bitir. Sana kolay gelen. Zorları sona bırak. Zorun da kolayını bularak notlar alarak hatırlıyorsan hangi sorunun notlarıyla bir yuvarlak içine al dönünce bakarsın. O notların da ne olduğunu hatırlamazsan daha zor gelir. Hatırlarsan soruyu biraz kolaylaştırmış olursun. İstenen şeyden soruyu okuyup bitirdiğinden emin olmalısın...
Emin olmak için yöntem geliştir, neler yapıyorsunuz zaman zaman sınav sonraları düşün?
Son cümleyi tekrar okumak iyi ve klasik bir yöntemdir.
CEVAPLANDIRMADA ORGANİZASYONUN ÖNEMİ


AİLEDE SINAV ORGANİZASYONU VE BAŞARI
İyi bir toplantı,

-Saatinde sınava götürün, bunun için ne gerekirse yapın.
-Onun tembelliğinden haylazlığından söz etmeye kalkışmayın
-Kimseyle kıyaslamayın
-Sınav yolunda hatırlatmalar yapmayın. Başka şeylerden söz ediyorsa siz de edin. Önemsemiyor muş gibi davranın. Size heyecanlanıyor musunuz diye sorduğunda
HAYIR demeyin, heyecanlanmamaya çalışıyorum deyin.
-Yorucu yemekler yapmayın. Bağırsakları bozan, sancılandıran, sindirilemeyen.
-Siz de yardım alabilirsiniz, ama bunları son ana bırakmayın. Daha önceden çocuğunuzun olmadığı bir zamanda rahat konuşarak yapın, ama yardım aldığınızı gizlemeyin.
-Evde tartışma, halledilemeyen sorunlar yaratmayın, istenmeyen daha önce birlikte olmanızda huzursuzluklar yaşadığınız kimselerle olmayın. Aile büyükleriniz bile olsa onları incitmeden sınav sonrası davet edin. Sınavla ilgili okuduğunuz kitap ve dergileri her an ortada tutmayın.
-Son deneme sınavlarına girmeye başladığında kapıyı açar açmaz, sınav nasıl geçti, neler yaptın, kaç soru garanti gibi onu üzecek ve sorumluluğunu hissettirecek davranışlarda bulunmayın, bunun başka yolları var.
-Sınav kitaplarının çok yer kapladığı bu işten kurtulmak üzere olduğunuzla ilgili bilgilerden söz etmeyin
-Bu konuyla ilgili üzerinize düşen maddi külfetten söz etmeyin. Sizi çok yaracak, zor durumlara düşürecekse bu tür giderleri bütçenize almayın. Yola çıktınız yapacak bir şey yoksa çocuğunuzu tedirgin etmeyin. Bu konuda maddi destek aldığınız kişilerin varlığının çocuğunuz üzerinde olumsuz etkileri varsa ne yapalımla geciktirmeyin, hiç konuyu açmayın.
-Durup dururken sizinle çalışmak, size anlatmak isterse izin verin, ilgi duyun.





































ZİHİN ORGANİZASYONLARI
Bu yazıdaki anlatımı çocuk olarak da okuyabilirsiniz, ebeveyn olarak da. Çocukların da dikkatle okuduklarında, anlayacakları şekilde hazırlandı. Amacımız anne babalara da okutabilmek.
Memur ve bilgisayar ilişkisinden yola çıkalım. Bir belgenin yani eskilerin sözüyle evrak bulunması hedef olsun. Kolaylıkla bulunması memurun iyi düzenlemesiyle olur. Bilgisayarda da gruplara ayrıldığını görürüz. Aradığımız gruba ulaştığımızda bilgiye ulaşmamızda kolay olur. Kolay bulmamız için ne yapılmış olabilir. Önceden o çalışmaya bir emek verilmiş olması gerekir. Bir kez emek verilir hazırlanır, yüzlerce, binlerce daha da büyütüyorum; on binlerce insan yararlanır. İşte anne babalarınız da sizi yetiştirirken böyle emek verirlerse yaşamınız kolaylaşır. Bu emeği siz de kendiniz için verebilirsiniz. Bundan zevk de almayı başarabilirsiniz. Kendinizi yetiştirmekten geliştirmekten, eğitmekten zevk almanızdan söz ettim. Şöyle düşünün; geçen doğum gününüzle bu doğum gününüzde ayni özelliklere mi sahipsiniz? Tabi ki değil. Okudunuz, öğrendiniz, belki ödüllendirilip cezalandırıldınız. Bütün bunlar sizin gelişmenizi sağladı. Sadece boyunuz bile uzamış olsa; uykunuza ve yemeğinize dikkat ettiniz. Belki de spor yaptınız, dans ettiniz.
Küçükler için kısa bir tablo:
1- İlgi merak.
2-Dikkati vermek, anlamak, istemek. Birbirinden ayrılamaz.
3-Anlayınca ne olur dersin?
Anlayınca, organize edersin
4-Organize edersen, kolay öğrenirsin.
5-Öğrenince, kolay hatırlarsın.
Peki, hepsi iyi güzel de; İLGİ VE MERAK NASIL DUYULUR?
Hedefe götürecek yolu açmalılar sana. Anneni babanı eğitimsiz buluyorsan, onların deneyimlerine kulak vermelisin. Yaşıyorlar... Avrupa’da çocuk büyütüyorlar. Onlar asla boş insanlar olamaz. Kontak anahtarım elimde yok, nasıl gideceğim; her şeyime karışıyorlar diyebilirsin. İstediğin özgürlük mü?
Kontak anahtarın elinde olması önemli mi? Diye sorarım ben de sana. Elinde olduğunu düşünelim. Çevre yabancı nasıl gideceksin?
Burada ailenle ve seni eğitenlerle iletişimin önem kazanır. Akıllı bir akraba, öğretmen yeter sana.
BİR KONUYA HEVES NASIL DOĞAR KIVILCIM NASIL ÇIKAR
Bu konuyu ne anne babalar, ne öğretmenler ne de gençler şansa bırakmak durumuda değiller. ..

ÖĞRENCİ O DERSİ ANLAMIYORSA
Ne yapıp ne ne edip anlamak durumunda
Daha basit kitaplar alıp okuyabilir. Açık basit yazılmış. Bir anlayış kazanmalı.
Daha iyi anlayan bir arkadaşla birlikte çalışmalı( iyi sonuç canı da sıkılmaz sevdiği bir arkadaşsa hemen bıkkınlık gelmez. Anlamasa bile moral çabucak bozulmaz. Moral bozulması çok önemlidir. Biri konuya anlamadığı tarafından öbürü öbür taraftan bakar. Hedef ve amaç aynidir. Görüşler tartışılırken bir de bakarsınız anlamışsınız Yine olmadı. İki arkadaş girişken olur, gidip öğretmene daha kolay sorulabilir.)
İşte bu HEVES TOMURCUĞUNUN AÇMASIDIR.
BİLGİ UNUTULMAMALI
Önlem almak zorundasınız emekleriniz boşa gitmesin.
Öğrendiklerinizle ilgili işlem yapın.


GİDİŞ
SINAVDA ZAMANI AYARLAMA
Bir anlık telaş her şeyi bozabilir. Üstelik de ruhsal dengeyi bozabilir. Zihnin işleyişini etkileyebilir.
Belirsizlik
Endişe yaratır.
Panik(Öbür öğrenciler soruları cevaplıyorsa)
Kahvaltı etmiş ol. Hafif bir öğle yemeği. Ferah ve emin bir şekilde sınava gir.
Çalıştığın kadar çalıştın
Şans yaver giderse.


SINAV UYUYAN BİLGİLERİ UYANDIRIR
Eyvah aklında hiçbir şey yok. Öyle olur.
NEDEN?
İnsan boşlukta düşünemez. Bütün bilgiler kafasında ayıklanamaz. Onlar var ya o bilgiler kendi köşelerinde uyuyorlar. Derinde gömülü
Aslında zihnin verimli işliyor. Doğallık burada. Uyum sağlamış. Beynin etrafa bakar, çevrede ne var ne yok onu inceler. Bilinç o andaki görevini yapıyor. O anda çalıştıklarına ihtiyacı yok.
ÇOK NORMAL
Hedefe doğru giderken, sınav sorularını gördüğün anda yol birden aydınlanır. Enerji orada yoğunlaşır. Bilgi zihnin orta yerinde toplanır, köşesinde değildir artık. BİLİNÇ YERLİ YERSİZ HER ŞEYİ BİR ANDA CANLANDIRAMAZ. Soru sizin için sadece bir ip ucudur.
Bilinç, bir kapasitedir. Sınırlı kullanır, ortaya çıkarır ihtiyaç oldukça. Başarı buradadır. HATIRLANAN BİLGİLER BİLİNCİN ORGANİZATÖRLÜĞÜNDE sorunun gerektirdiği cevabı oluşturacak şekilde şekillenir.


HEYECAN
Her öğrencinin hafif heyecanı vardır. En çok çalışan, deneme sınavlarında başarılı olan öğrenci bile heyecanlıdır. Sınavın hafif bir gerginlikle başlaması yararlıdır bile. Bilgiler sis tabakasının arkasında gibi dururlar. Çıkmayı beklerler. Sınavın zorluğuna, beklenilip beklenilmeyen soru yapılarına göre şekillenir. İşte size burada iş düşer. Dümen elinde olmalı. Kalemi eline al yazmaya başla o gerginlik biter. Tehlike bir türlü kaleme eline alamayacak hale kendini getirmektir. Bu bir enerji boşalmasıdır.

SINAVA GİDERKEN
Seni telaşa düşürecek her türlü önlemi al. Kendinden uzaklaştır. Ailenden çok heyecanlanacak sana panik yaşatacak kişileri çok önceden programlayıp kendinden uzaklaştır. Sınavda lazım olacak şeyleri yanında bulundur.

SINAV KAĞIDI
İsim soyadı ve gerekli işlemleri hemen yaz, bunlar önemli biraz da sakinleşmene neden olur, seni o gerilimli halinle oyalar.
Önce kolayları yap bitir. Sana kolay gelen. Zorları sona bırak. Zorun da kolayını bularak notlar alarak hatırlıyorsan hangi sorunun notlarıyla bir yuvarlak içine al dönünce bakarsın. O notların da ne olduğunu hatırlamazsan daha zor gelir. Hatırlarsan soruyu biraz kolaylaştırmış olursun. İstenen şeyden soruyu okuyup bitirdiğinden emin olmalısın...
Emin olmak için yöntem geliştir, neler yapıyorsunuz zaman zaman sınav sonraları düşün?
Son cümleyi tekrar okumak iyi ve klasik bir yöntemdir.
CEVAPLANDIRMADA ORGANİZASYONUN ÖNEMİ


AİLEDE SINAV ORGANİZASYONU VE BAŞARI
İyi bir toplantı,

-Saatinde sınava götürün, bunun için ne gerekirse yapın.
-Onun tembelliğinden haylazlığından söz etmeye kalkışmayın
-Kimseyle kıyaslamayın
-Sınav yolunda hatırlatmalar yapmayın. Başka şeylerden söz ediyorsa siz de edin. Önemsemiyor muş gibi davranın. Size heyecanlanıyor musunuz diye sorduğunda
HAYIR demeyin, heyecanlanmamaya çalışıyorum deyin.
-Yorucu yemekler yapmayın. Bağırsakları bozan, sancılandıran, sindirilemeyen.
-Siz de yardım alabilirsiniz, ama bunları son ana bırakmayın. Daha önceden çocuğunuzun olmadığı bir zamanda rahat konuşarak yapın, ama yardım aldığınızı gizlemeyin.
-Evde tartışma, halledilemeyen sorunlar yaratmayın, istenmeyen daha önce birlikte olmanızda huzursuzluklar yaşadığınız kimselerle olmayın. Aile büyükleriniz bile olsa onları incitmeden sınav sonrası davet edin. Sınavla ilgili okuduğunuz kitap ve dergileri her an ortada tutmayın.
-Son deneme sınavlarına girmeye başladığında kapıyı açar açmaz, sınav nasıl geçti, neler yaptın, kaç soru garanti gibi onu üzecek ve sorumluluğunu hissettirecek davranışlarda bulunmayın, bunun başka yolları var.
-Sınav kitaplarının çok yer kapladığı bu işten kurtulmak üzere olduğunuzla ilgili bilgilerden söz etmeyin
-Bu konuyla ilgili üzerinize düşen maddi külfetten söz etmeyin. Sizi çok yaracak, zor durumlara düşürecekse bu tür giderleri bütçenize almayın. Yola çıktınız yapacak bir şey yoksa çocuğunuzu tedirgin etmeyin. Bu konuda maddi destek aldığınız kişilerin varlığının çocuğunuz üzerinde olumsuz etkileri varsa ne yapalımla geciktirmeyin, hiç konuyu açmayın.
-Durup dururken sizinle çalışmak, size anlatmak isterse izin verin, ilgi duyun.


























ZİHİN ORGANİZASYONLARI
Bu yazıdaki anlatımı çocuk olarak da okuyabilirsiniz, ebeveyn olarak da. Çocukların da dikkatle okuduklarında, anlayacakları şekilde hazırlandı. Amacımız anne babalara da okutabilmek.
Memur ve bilgisayar ilişkisinden yola çıkalım. Bir belgenin yani eskilerin sözüyle evrak bulunması hedef olsun. Kolaylıkla bulunması memurun iyi düzenlemesiyle olur. Bilgisayarda da gruplara ayrıldığını görürüz. Aradığımız gruba ulaştığımızda bilgiye ulaşmamızda kolay olur. Kolay bulmamız için ne yapılmış olabilir. Önceden o çalışmaya bir emek verilmiş olması gerekir. Bir kez emek verilir hazırlanır, yüzlerce, binlerce daha da büyütüyorum; on binlerce insan yararlanır. İşte anne babalarınız da sizi yetiştirirken böyle emek verirlerse yaşamınız kolaylaşır. Bu emeği siz de kendiniz için verebilirsiniz. Bundan zevk de almayı başarabilirsiniz. Kendinizi yetiştirmekten geliştirmekten, eğitmekten zevk almanızdan söz ettim. Şöyle düşünün; geçen doğum gününüzle bu doğum gününüzde ayni özelliklere mi sahipsiniz? Tabi ki değil. Okudunuz, öğrendiniz, belki ödüllendirilip cezalandırıldınız. Bütün bunlar sizin gelişmenizi sağladı. Sadece boyunuz bile uzamış olsa; uykunuza ve yemeğinize dikkat ettiniz. Belki de spor yaptınız, dans ettiniz.
Küçükler için kısa bir tablo:
1- İlgi merak.
2-Dikkati vermek, anlamak, istemek. Birbirinden ayrılamaz.
3-Anlayınca ne olur dersin?
Anlayınca, organize edersin
4-Organize edersen, kolay öğrenirsin.
5-Öğrenince, kolay hatırlarsın.
Peki, hepsi iyi güzel de; İLGİ VE MERAK NASIL DUYULUR?
Hedefe götürecek yolu açmalılar sana. Anneni babanı eğitimsiz buluyorsan, onların deneyimlerine kulak vermelisin. Yaşıyorlar... Avrupa’da çocuk büyütüyorlar. Onlar asla boş insanlar olamaz. Kontak anahtarım elimde yok, nasıl gideceğim; her şeyime karışıyorlar diyebilirsin. İstediğin özgürlük mü?
Kontak anahtarın elinde olması önemli mi? Diye sorarım ben de sana. Elinde olduğunu düşünelim. Çevre yabancı nasıl gideceksin?
Burada ailenle ve seni eğitenlerle iletişimin önem kazanır. Akıllı bir akraba, öğretmen yeter sana.
BİR KONUYA HEVES NASIL DOĞAR KIVILCIM NASIL ÇIKAR
Bu konuyu ne anne babalar, ne öğretmenler ne de gençler şansa bırakmak durumuda değiller. ..

ÖĞRENCİ O DERSİ ANLAMIYORSA
Ne yapıp ne ne edip anlamak durumunda
Daha basit kitaplar alıp okuyabilir. Açık basit yazılmış. Bir anlayış kazanmalı.
Daha iyi anlayan bir arkadaşla birlikte çalışmalı( iyi sonuç canı da sıkılmaz sevdiği bir arkadaşsa hemen bıkkınlık gelmez. Anlamasa bile moral çabucak bozulmaz. Moral bozulması çok önemlidir. Biri konuya anlamadığı tarafından öbürü öbür taraftan bakar. Hedef ve amaç aynidir. Görüşler tartışılırken bir de bakarsınız anlamışsınız Yine olmadı. İki arkadaş girişken olur, gidip öğretmene daha kolay sorulabilir.)
İşte bu HEVES TOMURCUĞUNUN AÇMASIDIR.
BİLGİ UNUTULMAMALI
Önlem almak zorundasınız emekleriniz boşa gitmesin.
Öğrendiklerinizle ilgili işlem yapın.


GİDİŞ
SINAVDA ZAMANI AYARLAMA
Bir anlık telaş her şeyi bozabilir. Üstelik de ruhsal dengeyi bozabilir. Zihnin işleyişini etkileyebilir.
Belirsizlik
Endişe yaratır.
Panik(Öbür öğrenciler soruları cevaplıyorsa)
Kahvaltı etmiş ol. Hafif bir öğle yemeği. Ferah ve emin bir şekilde sınava gir.
Çalıştığın kadar çalıştın
Şans yaver giderse.


SINAV UYUYAN BİLGİLERİ UYANDIRIR
Eyvah aklında hiçbir şey yok. Öyle olur.
NEDEN?
İnsan boşlukta düşünemez. Bütün bilgiler kafasında ayıklanamaz. Onlar var ya o bilgiler kendi köşelerinde uyuyorlar. Derinde gömülü
Aslında zihnin verimli işliyor. Doğallık burada. Uyum sağlamış. Beynin etrafa bakar, çevrede ne var ne yok onu inceler. Bilinç o andaki görevini yapıyor. O anda çalıştıklarına ihtiyacı yok.
ÇOK NORMAL
Hedefe doğru giderken, sınav sorularını gördüğün anda yol birden aydınlanır. Enerji orada yoğunlaşır. Bilgi zihnin orta yerinde toplanır, köşesinde değildir artık. BİLİNÇ YERLİ YERSİZ HER ŞEYİ BİR ANDA CANLANDIRAMAZ. Soru sizin için sadece bir ip ucudur.
Bilinç, bir kapasitedir. Sınırlı kullanır, ortaya çıkarır ihtiyaç oldukça. Başarı buradadır. HATIRLANAN BİLGİLER BİLİNCİN ORGANİZATÖRLÜĞÜNDE sorunun gerektirdiği cevabı oluşturacak şekilde şekillenir.


HEYECAN
Her öğrencinin hafif heyecanı vardır. En çok çalışan, deneme sınavlarında başarılı olan öğrenci bile heyecanlıdır. Sınavın hafif bir gerginlikle başlaması yararlıdır bile. Bilgiler sis tabakasının arkasında gibi dururlar. Çıkmayı beklerler. Sınavın zorluğuna, beklenilip beklenilmeyen soru yapılarına göre şekillenir. İşte size burada iş düşer. Dümen elinde olmalı. Kalemi eline al yazmaya başla o gerginlik biter. Tehlike bir türlü kaleme eline alamayacak hale kendini getirmektir. Bu bir enerji boşalmasıdır.

SINAVA GİDERKEN
Seni telaşa düşürecek her türlü önlemi al. Kendinden uzaklaştır. Ailenden çok heyecanlanacak sana panik yaşatacak kişileri çok önceden programlayıp kendinden uzaklaştır. Sınavda lazım olacak şeyleri yanında bulundur.

SINAV KAĞIDI
İsim soyadı ve gerekli işlemleri hemen yaz, bunlar önemli biraz da sakinleşmene neden olur, seni o gerilimli halinle oyalar.
Önce kolayları yap bitir. Sana kolay gelen. Zorları sona bırak. Zorun da kolayını bularak notlar alarak hatırlıyorsan hangi sorunun notlarıyla bir yuvarlak içine al dönünce bakarsın. O notların da ne olduğunu hatırlamazsan daha zor gelir. Hatırlarsan soruyu biraz kolaylaştırmış olursun. İstenen şeyden soruyu okuyup bitirdiğinden emin olmalısın...
Emin olmak için yöntem geliştir, neler yapıyorsunuz zaman zaman sınav sonraları düşün?
Son cümleyi tekrar okumak iyi ve klasik bir yöntemdir.
CEVAPLANDIRMADA ORGANİZASYONUN ÖNEMİ


AİLEDE SINAV ORGANİZASYONU VE BAŞARI
İyi bir toplantı,

-Saatinde sınava götürün, bunun için ne gerekirse yapın.
-Onun tembelliğinden haylazlığından söz etmeye kalkışmayın
-Kimseyle kıyaslamayın
-Sınav yolunda hatırlatmalar yapmayın. Başka şeylerden söz ediyorsa siz de edin. Önemsemiyor muş gibi davranın. Size heyecanlanıyor musunuz diye sorduğunda
HAYIR demeyin, heyecanlanmamaya çalışıyorum deyin.
-Yorucu yemekler yapmayın. Bağırsakları bozan, sancılandıran, sindirilemeyen.
-Siz de yardım alabilirsiniz, ama bunları son ana bırakmayın. Daha önceden çocuğunuzun olmadığı bir zamanda rahat konuşarak yapın, ama yardım aldığınızı gizlemeyin.
-Evde tartışma, halledilemeyen sorunlar yaratmayın, istenmeyen daha önce birlikte olmanızda huzursuzluklar yaşadığınız kimselerle olmayın. Aile büyükleriniz bile olsa onları incitmeden sınav sonrası davet edin. Sınavla ilgili okuduğunuz kitap ve dergileri her an ortada tutmayın.
-Son deneme sınavlarına girmeye başladığında kapıyı açar açmaz, sınav nasıl geçti, neler yaptın, kaç soru garanti gibi onu üzecek ve sorumluluğunu hissettirecek davranışlarda bulunmayın, bunun başka yolları var.
-Sınav kitaplarının çok yer kapladığı bu işten kurtulmak üzere olduğunuzla ilgili bilgilerden söz etmeyin
-Bu konuyla ilgili üzerinize düşen maddi külfetten söz etmeyin. Sizi çok yaracak, zor durumlara düşürecekse bu tür giderleri bütçenize almayın. Yola çıktınız yapacak bir şey yoksa çocuğunuzu tedirgin etmeyin. Bu konuda maddi destek aldığınız kişilerin varlığının çocuğunuz üzerinde olumsuz etkileri varsa ne yapalımla geciktirmeyin, hiç konuyu açmayın.
-Durup dururken sizinle çalışmak, size anlatmak isterse izin verin, ilgi duyun.





































ZİHİN ORGANİZASYONLARI
Bu yazıdaki anlatımı çocuk olarak da okuyabilirsiniz, ebeveyn olarak da. Çocukların da dikkatle okuduklarında, anlayacakları şekilde hazırlandı. Amacımız anne babalara da okutabilmek.
Memur ve bilgisayar ilişkisinden yola çıkalım. Bir belgenin yani eskilerin sözüyle evrak bulunması hedef olsun. Kolaylıkla bulunması memurun iyi düzenlemesiyle olur. Bilgisayarda da gruplara ayrıldığını görürüz. Aradığımız gruba ulaştığımızda bilgiye ulaşmamızda kolay olur. Kolay bulmamız için ne yapılmış olabilir. Önceden o çalışmaya bir emek verilmiş olması gerekir. Bir kez emek verilir hazırlanır, yüzlerce, binlerce daha da büyütüyorum; on binlerce insan yararlanır. İşte anne babalarınız da sizi yetiştirirken böyle emek verirlerse yaşamınız kolaylaşır. Bu emeği siz de kendiniz için verebilirsiniz. Bundan zevk de almayı başarabilirsiniz. Kendinizi yetiştirmekten geliştirmekten, eğitmekten zevk almanızdan söz ettim. Şöyle düşünün; geçen doğum gününüzle bu doğum gününüzde ayni özelliklere mi sahipsiniz? Tabi ki değil. Okudunuz, öğrendiniz, belki ödüllendirilip cezalandırıldınız. Bütün bunlar sizin gelişmenizi sağladı. Sadece boyunuz bile uzamış olsa; uykunuza ve yemeğinize dikkat ettiniz. Belki de spor yaptınız, dans ettiniz.
Küçükler için kısa bir tablo:
1- İlgi merak.
2-Dikkati vermek, anlamak, istemek. Birbirinden ayrılamaz.
3-Anlayınca ne olur dersin?
Anlayınca, organize edersin
4-Organize edersen, kolay öğrenirsin.
5-Öğrenince, kolay hatırlarsın.
Peki, hepsi iyi güzel de; İLGİ VE MERAK NASIL DUYULUR?
Hedefe götürecek yolu açmalılar sana. Anneni babanı eğitimsiz buluyorsan, onların deneyimlerine kulak vermelisin. Yaşıyorlar... Avrupa’da çocuk büyütüyorlar. Onlar asla boş insanlar olamaz. Kontak anahtarım elimde yok, nasıl gideceğim; her şeyime karışıyorlar diyebilirsin. İstediğin özgürlük mü?
Kontak anahtarın elinde olması önemli mi? Diye sorarım ben de sana. Elinde olduğunu düşünelim. Çevre yabancı nasıl gideceksin?
Burada ailenle ve seni eğitenlerle iletişimin önem kazanır. Akıllı bir akraba, öğretmen yeter sana.
BİR KONUYA HEVES NASIL DOĞAR KIVILCIM NASIL ÇIKAR
Bu konuyu ne anne babalar, ne öğretmenler ne de gençler şansa bırakmak durumuda değiller. ..

ÖĞRENCİ O DERSİ ANLAMIYORSA
Ne yapıp ne ne edip anlamak durumunda
Daha basit kitaplar alıp okuyabilir. Açık basit yazılmış. Bir anlayış kazanmalı.
Daha iyi anlayan bir arkadaşla birlikte çalışmalı( iyi sonuç canı da sıkılmaz sevdiği bir arkadaşsa hemen bıkkınlık gelmez. Anlamasa bile moral çabucak bozulmaz. Moral bozulması çok önemlidir. Biri konuya anlamadığı tarafından öbürü öbür taraftan bakar. Hedef ve amaç aynidir. Görüşler tartışılırken bir de bakarsınız anlamışsınız Yine olmadı. İki arkadaş girişken olur, gidip öğretmene daha kolay sorulabilir.)
İşte bu HEVES TOMURCUĞUNUN AÇMASIDIR.
BİLGİ UNUTULMAMALI
Önlem almak zorundasınız emekleriniz boşa gitmesin.
Öğrendiklerinizle ilgili işlem yapın.


GİDİŞ
SINAVDA ZAMANI AYARLAMA
Bir anlık telaş her şeyi bozabilir. Üstelik de ruhsal dengeyi bozabilir. Zihnin işleyişini etkileyebilir.
Belirsizlik
Endişe yaratır.
Panik(Öbür öğrenciler soruları cevaplıyorsa)
Kahvaltı etmiş ol. Hafif bir öğle yemeği. Ferah ve emin bir şekilde sınava gir.
Çalıştığın kadar çalıştın
Şans yaver giderse.


SINAV UYUYAN BİLGİLERİ UYANDIRIR
Eyvah aklında hiçbir şey yok. Öyle olur.
NEDEN?
İnsan boşlukta düşünemez. Bütün bilgiler kafasında ayıklanamaz. Onlar var ya o bilgiler kendi köşelerinde uyuyorlar. Derinde gömülü
Aslında zihnin verimli işliyor. Doğallık burada. Uyum sağlamış. Beynin etrafa bakar, çevrede ne var ne yok onu inceler. Bilinç o andaki görevini yapıyor. O anda çalıştıklarına ihtiyacı yok.
ÇOK NORMAL
Hedefe doğru giderken, sınav sorularını gördüğün anda yol birden aydınlanır. Enerji orada yoğunlaşır. Bilgi zihnin orta yerinde toplanır, köşesinde değildir artık. BİLİNÇ YERLİ YERSİZ HER ŞEYİ BİR ANDA CANLANDIRAMAZ. Soru sizin için sadece bir ip ucudur.
Bilinç, bir kapasitedir. Sınırlı kullanır, ortaya çıkarır ihtiyaç oldukça. Başarı buradadır. HATIRLANAN BİLGİLER BİLİNCİN ORGANİZATÖRLÜĞÜNDE sorunun gerektirdiği cevabı oluşturacak şekilde şekillenir.


HEYECAN
Her öğrencinin hafif heyecanı vardır. En çok çalışan, deneme sınavlarında başarılı olan öğrenci bile heyecanlıdır. Sınavın hafif bir gerginlikle başlaması yararlıdır bile. Bilgiler sis tabakasının arkasında gibi dururlar. Çıkmayı beklerler. Sınavın zorluğuna, beklenilip beklenilmeyen soru yapılarına göre şekillenir. İşte size burada iş düşer. Dümen elinde olmalı. Kalemi eline al yazmaya başla o gerginlik biter. Tehlike bir türlü kaleme eline alamayacak hale kendini getirmektir. Bu bir enerji boşalmasıdır.

SINAVA GİDERKEN
Seni telaşa düşürecek her türlü önlemi al. Kendinden uzaklaştır. Ailenden çok heyecanlanacak sana panik yaşatacak kişileri çok önceden programlayıp kendinden uzaklaştır. Sınavda lazım olacak şeyleri yanında bulundur.

SINAV KAĞIDI
İsim soyadı ve gerekli işlemleri hemen yaz, bunlar önemli biraz da sakinleşmene neden olur, seni o gerilimli halinle oyalar.
Önce kolayları yap bitir. Sana kolay gelen. Zorları sona bırak. Zorun da kolayını bularak notlar alarak hatırlıyorsan hangi sorunun notlarıyla bir yuvarlak içine al dönünce bakarsın. O notların da ne olduğunu hatırlamazsan daha zor gelir. Hatırlarsan soruyu biraz kolaylaştırmış olursun. İstenen şeyden soruyu okuyup bitirdiğinden emin olmalısın...
Emin olmak için yöntem geliştir, neler yapıyorsunuz zaman zaman sınav sonraları düşün?
Son cümleyi tekrar okumak iyi ve klasik bir yöntemdir.
CEVAPLANDIRMADA ORGANİZASYONUN ÖNEMİ


AİLEDE SINAV ORGANİZASYONU VE BAŞARI
İyi bir toplantı,

-Saatinde sınava götürün, bunun için ne gerekirse yapın.
-Onun tembelliğinden haylazlığından söz etmeye kalkışmayın
-Kimseyle kıyaslamayın
-Sınav yolunda hatırlatmalar yapmayın. Başka şeylerden söz ediyorsa siz de edin. Önemsemiyor muş gibi davranın. Size heyecanlanıyor musunuz diye sorduğunda
HAYIR demeyin, heyecanlanmamaya çalışıyorum deyin.
-Yorucu yemekler yapmayın. Bağırsakları bozan, sancılandıran, sindirilemeyen.
-Siz de yardım alabilirsiniz, ama bunları son ana bırakmayın. Daha önceden çocuğunuzun olmadığı bir zamanda rahat konuşarak yapın, ama yardım aldığınızı gizlemeyin.
-Evde tartışma, halledilemeyen sorunlar yaratmayın, istenmeyen daha önce birlikte olmanızda huzursuzluklar yaşadığınız kimselerle olmayın. Aile büyükleriniz bile olsa onları incitmeden sınav sonrası davet edin. Sınavla ilgili okuduğunuz kitap ve dergileri her an ortada tutmayın.
-Son deneme sınavlarına girmeye başladığında kapıyı açar açmaz, sınav nasıl geçti, neler yaptın, kaç soru garanti gibi onu üzecek ve sorumluluğunu hissettirecek davranışlarda bulunmayın, bunun başka yolları var.
-Sınav kitaplarının çok yer kapladığı bu işten kurtulmak üzere olduğunuzla ilgili bilgilerden söz etmeyin
-Bu konuyla ilgili üzerinize düşen maddi külfetten söz etmeyin. Sizi çok yaracak, zor durumlara düşürecekse bu tür giderleri bütçenize almayın. Yola çıktınız yapacak bir şey yoksa çocuğunuzu tedirgin etmeyin. Bu konuda maddi destek aldığınız kişilerin varlığının çocuğunuz üzerinde olumsuz etkileri varsa ne yapalımla geciktirmeyin, hiç konuyu açmayın.
-Durup dururken sizinle çalışmak, size anlatmak isterse izin verin, ilgi duyun.